PEKİ NASIL ÖNÜNE GEÇEBİLİRİZ?
Birçok sektörde alım gücü düşen çalışanlarda farkı en çok hisseden hayat standardı düşen beyaz yakalılar oluyor. Özellikle dünyanın para trafiğini yöneten bankacılar, artık asgari seviyelerde ücretlere mahkum oldu. Çalışma tempolarındaki yoğunluk ise artmaya devam ediyor. Büyük şehirlerde çalışan personeller ise kira, mutfak ve eğitim gibi en temel masrafları karşılamakta güçlük yaşıyor.
Tüm bunların sebebi ekonominin kötü olması mı? Ya da şöyle soralım ekonomi kime kötü?
Gelir dağılımındaki makasın gittikçe açılması ile Holdinglerin daha da büyüdüğünü hepimiz biliyoruz. Kurumlar sürekli yeni yeni yatırımlarla, açıkladıkları kar oranları ile zarar değil kar etiklerini belgeliyor. O kurumlarda çalışan bizlerin ise geliri düşe düşe açlık sınırının altına kadar geriledi.
Evet bu bir gerçek Banka çalışanlarının büyük yüzdesi asgari ücret alıyor. Yukarıda değindiğimiz gibi o kurumlar zarar ettiği ya da kar oranı düştüğü için değil, daha da fazla kar edebilmek için ücretleri geriletiyor. Yani kazandıkça artan kar hırsı sebebiyle, bizim cebimize de el uzatmaya ve emeğimizin karşılığı olan ücretleri vermeyerek yoksulluğa sürüklenmemize neden oluyor.
Finans kuruluşlarının, işverenlerin tarihi boyunca bu hep böyle olmuştur; Çalışanın emeğini sürekli biraz daha sömürmek ve bu vesileyle daha hızlı büyümek. Tabi istisnalar olur ve bu durum değişkenlik gösterir, bu değişkenlik ve istisnalar emek sahipleri yani biz çalışanların hak ettiğimiz ücret ve çalışma koşullarını istediğimizde ve bunun için birlik olmaya başladığımızda ortaya çıkar.
Biz Banka, Sigorta ve tüm Finans emekçileri olarak haklarımız ve insanca çalışma koşullarımız, ücretlerimiz için birlik olabildiğimizde bize dayatılan yoksulluğu sefaleti boşa çıkartabiliriz
Bu birlik için anayasal zeminimiz var. 1982 Anayasası ile güvenceye alınan Evrensel bir insan hakkı olan SENDİKA! Sendikalı olma hakkı yasalarca güvence altına alınmış bir haktır ve sadece E-devlet üzerinden yapılabildiği içinde sadece yapan kişi tarafından bilinir işveren kurumları tarafından öğrenilemez.
Bu sektördeki işçilerin örgütlenerek haklarını kazanımlarını artırmak konusunda ilk olan DİSK/Bank-Sen olarak örgütlenme çalışmalarımıza tekrar hız verdik. Ancak Sendikalar işçiler ile birlikte hareket ettiği takdirde kazanımlar elde edebilir, işçiler ile birlikte hareket ettiğinde gerçek anlamda örgütlülük yaratabilir. Bu yüzden Sendikamızın biz emekçilere ait olan bir sendika olduğu gerçeğiyle, Sendikamızı sahiplenerek büyütelim birliğimizi burada çoğaltalım. Hak ettiğimiz ücretler ve daha insanca çalışma koşulları için, ülkemizin ve sevdiklerimizin geleceği için kendimiz ile başlayarak çevremizdeki iş arkadaşlarımızı da üye yaparak Bank-Sen çatısı altında toplanalım.