Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma
Enstitüsü (DİSK-AR) Ağustos 2016’da kabul edilen, Ocak 2017’de
yürürlüğe girecek olan ve milyonlarca işçi ve memuru yakından
ilgilendiren Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemini (BES)
değerlendiren kapsamlı bir rapor hazırladı.
Zorunlu BES uygulamasının soru ve yanıtlarla anlatıldığı raporda BES’in neden bir emeklilik ve sigorta sistemi olmadığı vurgulanıyor. Raporda ayrıca Türkiye’de tasarruf eğilimin neden düşük olduğu, emekli aylıklarının durumu, BES fonlarının getirileri, devlet katkısı uygulaması ve zorunlu BES’in Anayasa’ya aykırılığı özel bölümlerde ele alınıyor.
Raporda özetle şu saptamalar yer alıyor:
⦁ Bireysel Emeklilik Sistemi’ni bir sosyal sigorta programı olarak kabul etmek olanaklı değildir. Zorunlu BES’in yasalaşması ile sosyal güvenliğin özelleştirilmesi ve piyasaya terkedilmesi yönünde yeni bir adım daha atılmış oldu.
⦁ BES’te 2016 itibariyle 6.2 milyon katılımcı var. Toplam aktif sosyal sigortalı sayısının 20.3 milyon olduğu düşünülecek olursa BES kapsamındakilerin oranı sosyal sigortalıların yüzde 30’unu aşmış durumda.
⦁ 45 yaş altı bağımlı çalışanlar (işçiler ve kamu görevlileri) 1 Ocak 2017’den itibaren zorunlu/otomatik olarak ve yüzde üç katkı payı ödeyerek BES’e katılacaktır. Zorunlu BES’te bağımlı çalışanlardan sosyal güvenlik primine esas brüt kazançlarının yüzde üçü oranında kesinti yapılacak.
⦁ Zorunlu BES’te işveren katkı payı yoktur. Oysa sosyal sigorta sisteminin olmazsa olmaz koşullarından biri işveren katkısıdır.
⦁ BES ne SGK tarafından sağlanan emeklilik hakkına benzer bir hakkı ne de Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından sağlanan sağlık ve diğer sosyal güvenlik hizmetlerini sunmaktadır. BES bir emeklilik programı değil uzun vadeli bir bireysel tasarruf sistemidir.
⦁ BES’te ne şirketler getiri/gelir garantisi vermekte ne de devlet garantisi söz konusu. Sistem tamamen bireysel riske dayalıdır.
⦁ Türkiye’deki BES fonları 2011-2014 arasında reel getiri açısından zarar etmiştir. 2011’de yüzde 10’un üzerinde zarar eden BES fonları, 2012 yüzde 9 net getiri sağladı, 2013’te ise yüzde 7-8 civarında zarar etti. Türkiye’deki BES fonlarının getiri performansı OECD ortalamasının çok altında seyrediyor.
⦁ Çalışanlar emeklilik planına dahil olduğunun kendisine bildirildiği tarihi takip eden iki ay içinde sözleşmeden cayabilir. Bu iki aylık süre hak düşürücü bir özellik taşımaktadır.
⦁ İşveren istediği sigorta şirketiyle anlaşma yapabilecektir. Dolayısıyla çalışanların emeklilik şirketi seçmeleri kısıtlanmaktadır.
⦁ Zorla tasarruf olmaz. Zorunlu BES uygulaması, zorla tasarruf denemelerinin ilki değil. Önceki yıllarda da bir çok başarısız zorunlu tasarruf uygulaması gündeme geldi.
⦁ Tasarruf oranlarının düşüklüğünün nedeni gelirlerin yetersizliğidir. 2002’de hane halkı borcunun harcanabilir hane halkı gelirine oranı yüzde 4 civarında iken, bu oran AKP döneminde artarak 2012’de yüzde 50’nın üzerine çıkmıştır. 2015 itibariyle hane halkları harcanabilir gelirlerinin yüzde 51’i oranında borçludur. Taksit ödemeleri ve borçları olanların oranı yüzde 67,9’dur.
⦁ Zorunlu BES ile çalışanlara çifte emeklilik sağlanacağı iddiası dayanaksızdır. Şu anda kamusal sosyal güvenlik sisteminde yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı için prime esas kazancın yüzde 20’si oranında kesinti yapılmakta. Yüzde 20 prim kesintisiyle ödenen ve pek çok emekli için yetersiz olan emekli aylığına denk bir gelirin BES’ten yüzde üç primle ödenmesi mümkün değil.
⦁ Asgari emekli aylıkları giderek düşmektedir. 2003 yılında ortalama asgari emekli aylığı asgari ücretin yüzde 46 üzerinde iken 2015 ve 2016 yıllarında asgari emekli aylığı asgari ücretin altına gerilemiştir.
⦁ BES’te devlet katkısı yoksuldan alıp zengine verme mekanizmasına dönüşmüştür. Geliri asgari ücrete eşit ve daha düşük olanların BES fonları içindeki payı sadece yüzde 0.2’dir.
⦁ Zorunlu BES uygulaması Anayasa’nın sosyal devlet ilkesi ile sosyal güvenlik, sözleşme hürriyeti ve mülkiyet hakkına ilişkin hükümlerine de aykırıdır. Zorunlu kamusal sosyal güvenlik primleri dışında hiç kimseden kendi arzusu dışında kesinti yapılamaz.
Raporun “Sonuç ve Öneriler” bölümü ile şöyle:
⦁ Zorunlu BES uygulamasından vazgeçilmelidir.
⦁ Zorla tasarruf olmaz. Borç girdabındaki dar gelirlinin zorla tasarruf ettirilmesi borçlarının artması anlamına gelecektir. Tasarruf oranlarının artırılması için sendikalaşma ve toplu pazarlık kapsamının artması gerekir.
⦁ Çalışanlar zorunlu/otomatik BES’ten iki ay içinde caymalıdır. Aksi halde daha fazla hak kaybı yaşanabilir.
⦁ Bireysel Emeklilik Sistemi’ne devlet katkısı uygulamasına son verilmelidir. BES’e aktarılan kamu kaynakları kamu sosyal sigorta programına aktarılmalıdır.
⦁ Emekli aylıkları iyileştirilmeli. Aylık bağlama oranları eski düzeyine çekilmeli, güncelleme katsayısında milli gelir artışının tümü dikkate alınmalı.
⦁ Asgari emekli aylığının asgari ücretin altına düşmesini engelleye alt sınır getirilmelidir.
⦁ Emekli aylık ve gelirlerinin belirlenmesinde hükümet emekli sendikalarıyla müzakere etmelidir.
⦁ Emeklileri sendikal haklarını kullanmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.