"Türkiye’de son aylarda kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet haberleri toplumsal gündemin
ilk sıralarında yer alıyor. Kadın cinayetleri neredeyse katliam boyutuna ulaştı. Yaşamın her
alanında artan şiddet ve taciz vakaları nedeniyle kendimizi güvende hissetmiyoruz. Şüpheli
kadın ölümleri artıyor. Son olarak Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na göre sadece
ekim ayında 23’ü şüpheli olmak üzere 48 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Kadın
cinayetleri her geçen gün artarken failler iyi hal, tahrik indirimleri ile adeta şiddete, suça teşvik
ediliyor."
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde
Şiddete ve Tacize Karşı Eşit ve Özgür Bir Yaşam İçin Mücadelemizi Büyütüyoruz!
Kadınlar olarak bugün dünyanın her yerinde şiddete karşı sesimizi yükseltiyoruz.
Kadına yönelik şiddet ve tacizle mücadele edenleri cezalandıranlara, kadınları koruyan
yasalardan çekilenlere, yasaları etkin bir şekilde uygulamayanlara, şiddet ve tacizin
sorumluluklarını kadınlara yükleyenlere karşı mücadelemizi hep birlikte büyütüyoruz. Kız
kardeşlerimizle birlikte dayanışmayı sürdürmekte ısrarlı olduğumuzu bir kez daha söylüyoruz.
Kadınlar olarak toplumsal hayatın bütününde eşitsizlik, ayrımcılık, güvencesizlik ve yoksullukla
yüz yüze bırakılıyoruz. Ataerkil düzen içinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği her gün yeniden
üretilirken işgücüne katılımda zorluk yaşıyoruz, eğreti istihdam biçimlerine maruz kalıyoruz,
eşit ücret alamıyoruz; sendika üyesi olmamız engelleniyor, şiddete, mobbinge ve baskıya
maruz bırakılıyoruz; katlediliyoruz.
Türkiye’de son aylarda kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet haberleri toplumsal gündemin
ilk sıralarında yer alıyor. Kadın cinayetleri neredeyse katliam boyutuna ulaştı. Yaşamın her
alanında artan şiddet ve taciz vakaları nedeniyle kendimizi güvende hissetmiyoruz. Şüpheli
kadın ölümleri artıyor. Son olarak Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na göre sadece
ekim ayında 23’ü şüpheli olmak üzere 48 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Kadın
cinayetleri her geçen gün artarken failler iyi hal, tahrik indirimleri ile adeta şiddete, suça teşvik
ediliyor.
ILO’nun çalışma hayatında şiddet ve tacizin önlenmesi için kabul ettiği 190 sayılı Şiddet ve Taciz
Sözleşmesi birçok ülke tarafından onaylandı. Türkiye ise toplumsal cinsiyete dayalı, şiddete
karşı kapsamlı koruma ve önleme politikaları içeren sözleşmeyi hâlâ onaylamadı. DİSK Kadın
Komisyonu olarak ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından
onaylanması için mücadele ediyoruz!
Kadına yönelik şiddetle mücadelede aktif rol alması gereken başta Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı olmak üzere kamu kurumlarına; kadına yönelik şiddet ve tacizin önlenmesi,
bununla mücadele edilmesi için uygulanması gereken yasalar ve uluslararası sözleşmelerin
olduğunu hatırlatmak istiyoruz. İktidar ile bakanlık bu yasa ve uluslararası sözleşmeleri
uygulamakla sorumludur.
İstanbul Sözleşmesi’nden bir imzayla taraf olmaktan çekilen, 6284 sayılı Yasa’yı etkin
uygulamayan, ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’ni onaylamaktan kaçınan,
kazanılmış haklara göz diken siyasal iktidar; kadınları erkek şiddetine karşı korumasız bırakıyor.
Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında İstanbul Sözleşmesi, ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi, 6284 sayılı Yasa vardır. Kadına yönelik şiddetle mücadelede bu yasalar ve
uluslararası sözleşmeler eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır.
İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz!
ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından onaylanması için
mücadelemizi sürdürüyoruz!
DİSK’li kadınlar olarak kazanılmış haklarımıza yönelik saldırıların arttığı bu ortamda
toplumsal cinsiyet eşitliğinin her yönüyle sağlanmasına yönelik politikaların geliştirilmesi
için kararlılıkla mücadeleyi sürdüreceğimizi belirtiyor, taleplerimizi yineliyoruz:
• İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılma kararından vazgeçilmeli, sözleşme ve 6284 sayılı Yasa
etkin bir biçimde uygulanmalıdır.
• 25 Haziran 2021’de yürürlüğe giren ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi Türkiye
Hükümeti tarafından onaylanmalı, etkin biçimde uygulanmalıdır.
• Toplumsal cinsiyet temelli suçlarda, kadın cinayetlerinde cinsiyetçi iyi hal, tahrik
indirimi gibi uygulamalardan vazgeçilmelidir.
• İktidarın politikalarında kadın istihdamını artırmak için önerilen esnek çalışma biçimleri
yerine kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalıdır.
• Kadınların işgücüne katılımının önündeki en büyük engellerden olan ve kadınlara özgü
görülen ev içi sorumluluklar için kamusal politikaların hayata geçirilmesi şarttır.
Özellikle kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta
ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak herkesin ücretsiz yararlanabileceği bir hak
olarak tanımlanmalıdır.
• Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere
dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmelidir.
Kadın mücadelesinin, toplumsal mücadelenin en önemli parçası olduğunu hiçbir iktidar
unutmasın!
Tüm kadın işçileri, kız kardeşlerimizi bu yaratılan şiddet, eşitsizlik, ayrımcılık, güvencesizlik,
yoksulluk ve baskıya karşı yan yana ve omuz omuza olmaya örgütlenmeye, sendikalı olmaya,
DİSK’li olmaya çağırıyoruz.
YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!
YAŞASIN KADINLARIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ